Yazan: Ahmet Ender Dağlar
Bugünkü yazım geçen hafta da belirttiğim gibi bir önceki yazımın devamı niteliğinde olacak.
Yazımın birinci bölümünü ilk defa ya da tekrar okumak isteyenler için linkini buraya ekliyorum;
https://genclikdivanicom.vercel.app/dijital-diktatorlugun-koleleri-miyiz
Geçtiğimiz hafta tam da kişiselleştirilmiş reklamlar konusuna giriş yaptığımda yazıma bir virgül koymuştum. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Ne Demek Bu Kişiselleştirilmiş Reklam?
En basitinden bir erkeğe kadın ürünlerinin reklamlarını göstermek satış stratejisi bakımından reklam verenler için verimsiz bir reklam olur. Böylelikle reklam için harcanan bütçenin önemli bir kısmı bir nevi çöpe atılmış olur. Hedef kişinin cinsiyeti, zevkleri, hobileri, ilgi alanları, ihtiyaçları ve diğer birçok konuda hedef kişi hakkında veri sahibi olduğunuzda o kişiye nokta atışı reklam sağlama imkanını yüksek oranda yakalamış olursunuz. Bu durum da reklam verenlerin paralarını boş yere harcamamalarına imkan sağlar.
Kişisel Veriler Nasıl Toplanıyor?
Bugün bu veriler pek çok şekilde toplanılmaktadır. Telefonlarımıza indirdiğimiz uygulamalara onları indirmeden önce verdiğimiz kamera, mikrofon, klavye, rehber, galeri gibi pek çok izin bizim hakkımızda uygulama sahiplerine devletlerin bizim hakkımızda bildiklerinden çok daha fazla bilgi sağlıyor. Kişisel veriler dediğimiz şey de tüm bu araçlarla toplanan ve toplanabilecek olan bize ait ve bizim karakterimizi, yönelimlerimizi, tercihlerimizi, dijital ve fiziksel hareketlerimizi, ilgi alanlarımızı, ihtiyaçlarımızı ve bize dair mahrem olan olmayan pek çok şeyi barındıran bilgilerimiz, verilerimiz demek oluyor. Verdiğimiz bu izinlerle biz uygulama üzerinde gezinirken telefonun klavyesi yazdıklarımızı ve mikrofon da konuştuklarımızı kaydeder. Bunların yanında ilginç bir ihtimal daha var. Kameranın göz hareketlerimizi takip etmesi. Hadi konuştuklarımızı anladık göz hareketlerimiz niçin önemli? Bugün bazı reklam şirketleri araştırmalarında bir grup denekle literatürde kullanılan İngilizce tabiriyle eye-tracking yöntemini kullanarak bazı çalışmalar yapıyorlar. Bu çalışmalarda deneklere bazı görseller ve videolar izleterek göz hareketlerini bir kafa kamerasıyla izleyip kaydediyorlar. Buradan elde ettikleri verileri ise reklam kaynaklarını boşa harcamadan doğrudan hedef kişiye ulaştırmak için kullanıyorlar. Peki bunu nasıl yapıyorlar? Deneklerin göz hareketlerini inceleyen yapay zeka kişinin iç dünyasında ve psikolojisinde asıl yönelimlerini keşfeder. Deneğin karşısına çıkan bir görselde birkaç erkek ve birkaç kadın olabilir. Erkeklerin birisi siyah saçlı, diğeri kıvırcık bir diğeri ise sarışın olabilir. İşte o görsel tam olarak deneğin karşısına çıktığı anda bir kadın deneğin ilk olarak hangisine baktığı, hangisine daha uzun süre baktığı, kişinin vücudunun hangi bölgelerini incelediği, o incelediği bölgelerde hangi nesneler olduğu gibi pek çok veri yapay zeka tarafından toplanmaktadır. Bunun gibi üst üste gelen veriler yapay zekaya bir şeyi ifade eder. Bu x kişisi genellikle erkeklere, erkeklerin kıvırcık olanlarına, erkeklerin vücudunun üst bölümüne, üst bölümde montlara daha çok bakıyor gibi bir analiz çıkarır. Bu denekten elde edilen verilere benzer verileri olan hedef kişilere sunulacak bir içecek reklamında olası manken seçimi kıvırcık saçlı bir erkek olacaktır. Büyük şirketler reklamlarını hazırlarken muhtemelen bu tür farklı ihtimallere göre farklı modellerle çekimler yapıyorlar ve reklamlarını farklı ihtimallere göre önden hazırlıyorlar. Bu reklamlar yapay zeka reklam robotuna yüklenir ve yapay zeka kişinin ilgi alanlarına göre uygun reklamı kişiye sağlar. Gerçi artık Chat GPT gibi uygulamalarla önceden yüklemeye gerek kalmadan anında çizimler de yapılabilmektedir. Bu gelişme de reklam sektöründe kişisel verilere göre daha çok çeşitlilik sağlayan görseller elde edilmesine olanak sağlayabilir. Peki esas konuya dönecek olursak günümüzde var olan ve laboratuvar ortamında kullanılan bu teknoloji hepimizin telefonlarında bulunan ön kameralar aracılığıyla verileri direkt olarak bizden toplayıp, analiz edip, işliyor olamaz mı? Telefonumuza yüklerken kamera, mikrofon, klavye, galeri gibi bir sürü kişisel verilerimize doğrudan erişim sağlayan özelliklere gönül rahatlığıyla izin verdiğimiz sosyal medya uygulamaları ve diğer tüm uygulamalar bu teknolojiden yardım alıyor olabilirler mi? Örneğin video izleyeceğiniz zaman ekran akışında kapağına uzun süreler baktığınız bir videonun kısa bir süre sonra tekrardan size sunulduğuna şahit oldunuz mu? Bu teknoloji artık avuçlarımızın içinde ve göz hizamızda olabilir mi? Sizce?
Şimdi kişisel verilerimizin önemi daha iyi anlaşılmıştır diye düşünüyorum. Belki bazılarınız “ne güzel işte bana özel reklam yapıyor adamlar” diyebilirler. Fakat bu iş sanıldığı kadar ya da göründüğü kadar mâsum olmayabilir. Çünkü işin sadece reklam sağlama boyutu da yok…
Devamı için bir sonraki yazımda görüşmek üzere;
Hoşça kalın