Gençlik Divanı

İslamlaşma’da Neredeyiz?

Yazan: Emir Sultan Demireşik

Meşhur fıkradır; Nasreddin Hoca, bir gün Akşehir gölüne maya çalmaktadır. Görenler şakındır; sorar, Hoca nüktedan cevaplar; ya tutarsa?

Günümüz Müslümanının modern toplum düzeninde İslami kurumlar kurmaya çabalaması, Nasreddin Hoca’nın umuduna benziyor. “Ya tutarsa” özlemi ile uğraşıp duruyoruz. Göl bu, maya tutmuyor. Nafile yere üzülüyoruz.

Bize düşen göle maya çalmak değil, uygun şartları oluşturup, mayamızı çoğaltmak. Bir bakraç sütle başlamalı belki. Sonra bunu bakraç bakraç çoğaltmalı.

*

Coğrafi keşifler, sanayi devrimi, sömürgecilik ve modern batı medeniyetinin mutlak tasallutu, tüm geleneksel din ve toplum hayatlarını olduğu gibi, İslam ve Müslümanları da etkisi altına almış ve başkalaştırmıştır. Bu süreçte bilerek yahut bilmeyerek, isteyerek yahut gönülsüz bir şekilde başkalaşan fert ve toplumlar bir gerçeklik olarak varlığını sürdürmektedir. Sömürgeciliğe karşı direnişler olsa da netice değişmemiştir.

Modern batı toplumlarının ortak oldukları nokta sanayileşmedir denebilir. Sanayileşme, en sade haliyle ham madde-makineleşme-pazar denklemi ile ifade edilebilir. Günümüzde, sanayi çağına bilişim çağı da eklenmiş durumda. Güçlü sermayedarların (kapital sahipleri, kapitalizm) elindeki para, finans ekonomisi ve dolar hegemonyası aracılığıyla, birkaç manevra ile tüm dünyadaki gerçek ürünleri, (ham ve mamul maddeler, makinalar) değersizleştirip işlevsizleştirebiliyor.

Müslümanlar sanayileşme döneminde, sürecek aktif bir şekilde dahil olamadılar. Bunun sebepleri, (ahlaki/etik olmayan: kuralsız, vahşi kapitalizm, sömürgecilik, vb)tartışılabilir. Her şeye rağmen Müslümanlar bu yarışta muvaffak olabilirler miydi bilemiyoruz. Bu tarih felsefesinin konusudur. Vakıa mağlup olduk. İnsafsız, kuralsız, ahlaki değer tanımayan bir kapitalizmin nesneleri ve tüketicileri konumundayız.

Çağdaş durum, İslam’ın geldiği dönemden çok farklı. Biz, çağın Müslümanları, içine doğduğumuz bu modern dönemi keşfetmek ve en temelden başlayarak, kavram kavram yeniden inşa etmekle mükellefiz. Zira uyumlu yönleri aramak beyhude vakit kaybıdır. Elbette yapılan uyum çalışmaları ve tetkikler, ara geçiş kurumları önemlidir. Ancak bunlar İslam idealine giden yolda, malul ara formlar olarak nitelenmelidir. Zira modern hayatta ancak; denizin kenarında yapılan kumdan kaleler kadar dayanıklı olabilirler.

Bugün yaşayan bizlere, çağdaş Müslümanlara düşen görev, mevcut şartlar içerisinde Allah rızasına en uygun olan seçeneği seçmek, mevcut şartları imkanlarımız çerçevesinde Allah rızasına daha uygun hale getirmektir. Zira mevcut düzendeki çarpıklıklar, sorgulanmadan alınırsa, bunun Allah katında bir kıymeti olmamasından korkulur.

Uğraşmalı mıyız?

Muvaffak olabilir miyiz?

Bilemiyoruz.

Gücü yeten göle maya çalsın, gücü yeten bir kap sütü mayalasın. Ancak bir mümin, “kıyamet koptuğunu görse, elindeki fidanı diksin.”

Bildiğim bir şey var; bu dini yaşama davası, Allah’ın rızasını arama davasıdır. Biz uğraşmazsak, Allah başkasını getirir onlar yapar.

6/28/2024
© Kaahn 2024