Yazan : Yunus Emre Gündüz
Ahmed Derviş’in hikayesine bir sonraki bölümlerde devam edelim de gelin İslam dünyasının teknoloji ile olan ilişkisi hakkında biraz düşünelim.
Henüz Dünya’da yeni yeni oturmaya başlayan bir teknoloji olan web teknolojisinin Sudan’da bir tarikat şeyhinin desteği ile kullanılması bize neyi ifade ediyor? Müslümanlar teknolojide düşündüğümüz kadar geri değiller mi? Allah.com’un yayınlandığı tarih olan 1995, Türkiye’de dahi bireysel kullanıcının kullanımına sunulan bir internet sitesinin olmadığı bir tarih. Durum bu haldeyken müslümanların web teknolojisini tebliğ gibi bir amaç üzerine kullanma gayretine girmeleri bize ne ifade etmeli? Matbaayı şeytan icadı olarak görmüş olarak addedilen İslam dünyası esasında teknolojinin neresinde kalıyor?
Elbette bu sorular şumüllü bir bilim tarihi araştırması gerektirmektedir. Ancak Allah.com’dan çıkartılabilecek bazı önemli sonuçlar olduğu kanaatindeyim:
1- İslam dünyası teknolojiyi dinî maksadı aşikar olan işlerde kullanmaya hevesli ve istekli.
2- Allah.com’un 30 yıla yakın bir süredir aktif ve de geliştirilmekte olmasına karşın o kadar da modern web yazılımları ve tasarımı ile donatılmamış olması, İslam dünyasının taşıdığı bu heves ve isteğin oldukça kırılgan olduğuna da delalet etmektedir.
3- Heves ve isteğin kırılgan olmasının en önemli sebeplerinden birisi İslam dünyasının kendi bünyesindeki değerlerini ve yeteneklerini yeteri kadar maddi&manevi destekle besleyememesidir. Zira geliştirilen siteye baktığımızda, güncel olsun diye eklenen özelliklerde bile 20–25 yıl önceki geliştiricilerin ve destek verenlerin isimleri görülmektedir.
4- Allah.com’un geliştiricisi olan Ahmed Derviş aslen SMTP gibi mail protokolleri ve IT alanlarında uzmanlık yapmıştır. Kendisi atılımcı birisi olup daha birçok proje ve iş koşturmuştur. Ancak geliştirdiği diğer projeler ne yazık ki teknoloji tarihinin sayfalarında kendisi hakkında yan bilgi olarak yer etmiştir. İslam dünyası yalnızca dinî maksadı aşikar olan işlerde değil bütün işlerinde Müslüman/İslamî kimliği taşımaktan ne yazık ki çok uzakta kalmıştır.
5- Dinî maksadı aşikar olmayan -yani içerisinde doğrudan bir tebliğ, dinî hassasiyetlerin doğrudan vurgusunun bulunmadığı- işler müslümanlar tarafından, belki de haklı bir dünyevileşme korkusuyla, din ile bağdaştırılmaktan uzak tutulmuştur. Oysa ki İslam dünyasının yeni teknolojilere de öncelik etmesi ve bu tavrını korur durumda olabilmesi için islamı hayatın kendi içerisine karıştırması ve bunun da dinî bir görevi olduğunu unutmaması gerekmektedir. Örneğin bankacılık sektörüne girerek bankacılıkta dahî İslamî bir kimlik taşınabileceğini gösteren KuveytTürk şirketi müslümanların çok önemli bir ihtiyacına karşılık gelmektedir ve belki de bir farz-ı kifayeyi yerine getirmektedir.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.