KARDEŞLİĞİN DİĞER ADI: ÜMMET

1 yorum

İnsanlık tarihi boyunca, toplulukların bir araya gelmesinde inanç ortaklığı daima belirleyici olmuştur. Bu toplulukların İslam dinindeki karşılığı ise “ümmet” kavramıyla ifade edilir. Ümmet, aynı dine inanan bireylerin oluşturduğu birliği temsil eder. Kur’an’da bu kavram yalnızca bir topluluğun adı değil, aynı zamanda Allah’ın müslümanlar üzerindeki birlik olmaları muradını da yansıtan derin bir anlam taşır.
Bakara Suresi’nde belirtildiği gibi, insanlar başlangıçta tek bir ümmetti. Zamanla iman edenler ile inkâr edenler arasında anlaşmazlıklar doğdu ve bu yüzden Allah, hakemlik yapmaları için peygamberler gönderdi. “İnsanlar başlangıçta tek bir ümmetti…” (Bakara, 2/213). Bu ayet, ümmetin esasının tevhit, yani birlik ve inanç birliği olduğunu ortaya koyar. Hud Suresi’nde ise irade hürriyeti gereği insanların her zaman ayrılıklara düşebileceği belirtilir: “Eğer Rabbin dileseydi bütün insanları İslam üzere tek bir ümmet yapardı…” (Hud, 11/118).
İslam ümmeti, sadece bir inanç topluluğu değil, aynı zamanda bir kardeşlik bağıdır. Hucurat Suresi’nde bu açıkça ifade edilir: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin…” (Hucurat, 49/10). Bu kardeşlik, aynı zamanda dayanışmayı, merhameti ve birlik içinde hareket etmeyi gerektirir. Nitekim Peygamber Efendimiz -sav- şöyle buyurmuştur: “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler…” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66).
Bununla birlikte ümmetin içinde zaman zaman anlaşmazlıklar çıkabilir. Kur’an bu gibi durumlarda müminlerin arabulucu olması gerektiğini açıkça bildirir: “Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz…” (Hucurat, 49/9). Ümmetin kardeşlik anlayışı, barış ve adaletin tesis edilmesini de zorunlu kılar.
Allah, ümmeti sadece bir topluluk olarak değil, tüm insanlık için bir örnek olarak tanımlar: “Böylece sizi, bütün insanlara şâhit ve örnek olasınız diye dengeli, mutedil bir ümmet kıldık…” (Bakara, 2/143). Aynı zamanda bu ümmet, kötülüğü engelleyen ve iyiliği yaymakla sorumlu olan “en hayırlı ümmet”tir: “Siz, insanların iyiliği için yeryüzüne çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz…” (Âl-i İmrân, 3/110).
Kur’an’a göre ümmetler, kendilerine gönderilen peygamberlerle belirlenmiştir: “Her ümmetin bir peygamberi vardır…” (Yunus, 10/47). Bu da ümmet olmanın yalnızca sosyal değil, aynı zamanda vahye dayalı bir yapıyı temsil ettiğini ortaya koyar.
Kardeşlik, İslam ümmetinin temel taşıdır. Bu kardeşlik, dil, ırk veya coğrafya sınırlarını aşan bir iman birliğidir. Ümmet olmanın temelinde, aynı inancı paylaşmak, aynı değerlere bağlı yaşamak ve gerektiğinde birbirine destek olmak vardır. Kur’an ve hadisler, ümmetin birliğini korumayı, anlaşmazlıkları gidererek adaletle hareket etmeyi emreder. Peygamberlerin örnekliğinde şekillenen bu topluluk, sadece kendi içinde değil, tüm insanlık için örnek teşkil edecek bir nitelik taşır. Bu bilinçle hareket eden bir ümmet, hem Allah’ın rızasına erişir hem de dünyada barışın ve adaletin teminatı olur.

Yorumlar

Oğuz Kaan Demir
6/24/2025

Ümmet kavramını ayetler ışığında bu kadar sade ve derli toplu anlatmanız çok faydalı olmuş. Teşekkürler.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra görünecektir.