Gençlik Divanı

Masal, Destan, Çizgi Film ve Kıssalar Üzerine

Yazan : endülüslü adil

Eskiden, ekranlar önüne oturmadan önce bizler; masallar anlatılırdı.

Masallar, çocuğun hayal dünyasında kelimenin tam anlamıyla “canlanır”. Bu canlandırma çocuğun hayal dünyasını güçlendirir. Anlatılan şeyler; gerçekte olmadığı için çocuk bu hayal ürünü kahramanları ve olayları büyüyünce bırakacaktır. Ancak duygusal etkileri, içerdiği mesaj ve dersler; hayatta gerçekliği olan değerlerdir. Bu masallardaki, iyi-kötünün mücadelesi, çalışmanın, yiğitliğin güzelliği ve önemi çocuğun aklında baki kalacak, ona karar verme süreçlerinde eşlik edecektir.

Masallar çocuğun dünyasında girmenizi sağlar. Okuma yazma bilmeyen çocukların gündemindedir masal. Bu da onlara bir anlatıcının olmasını gerekli kılar. Ya da kitaptan okuyucu birinin. Bu anlamda masal birebir diyalog, duygusal ve fikri bir etkileşim de doğurur.

Masallarda çocuk kendini baş kahraman yerine koyar. Baş kahraman, iyi-doğru ya da yiğit bir kişidir. Çocuk da ona özenir, onun gibi olmak ister.

Destanlarda görülen abartılar, çocukların tam da o yiğit kişi gibi olmasının önünde psikolojik bir tedbir duvarıdır. Mesela “doğduktan sonra kırk gün içinde et yiyen ve at binen Oğuz Kağan” figürü, çocuğa “onu Allah öyle yaratmış, sen bu kadar olamazsın” mesajını vermektedir. Ancak diğer taraftan yedi başlı ejderi yenmesi, dinleyen çocuğa hayattaki çok başlı problemlere karşı neler yaparsa muvaffak olabileceğini, sözgelimi cesaret ve aklın ahenginin muzafferiyetini öğretir.

Çizgi filmlerde bu avantajlar yoktur. Zira görsellik, çocuğun hayal dünyasını “formatlar”. Formatlamak, şekillendirmekten çok ötesidir. Belli kalıplara oturtur. Çocuğun özgün ve özgür hayaller kurmasına engel olur. Çizgi filmlerde “süper kahramanlar” mutasyona uğramış, gerçek dışı karakterler vardır. Bunlar çocuğun kendisini mutasyona uğramış kahramanla özdeşleştirmesine sebep olur. Oysa çocuk mutasyona uğramadığı gibi, böyle bir ihtimal dahi yoktur. Çocuk bunu ayırt edemez. Çocuğu gerçek alemden koparır.

Kuran Kıssaları, hikaye olmak bakımından gerçektir. Kuran gerçekliğine inanan bir Müslüman için bundan tabi bir şey olamaz. Kıssalar, her yaştan insanın ilgisini çeker. İzlediğimiz diziler, sinema filmleri, çok defa başka insanlara dair hayat hikayeleri, yaşam kesitleridir. Kıssalar bu anlamda, örnek insanların ve toplumların, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin özelliklerini bize öğretir. Kıssaları dinlerken, iyi-doğru-güzel olanı bilir ve tarafını tutarız. Kıssanın başkahramanı ile özdeşleşme çoğunlukla olmaz. Zira hayal ürünü değildir, seçilmiş bir insanın, tarihte yaşanmış bir gerçekliği vardır.

Mucizeleri gösteren Peygamberler, Allah’ın iradesi ile bu işi yapmaktadır. Süper kahramanlardan farklıdır; doğal-mutasyona uğramamış bir insandır. Allah tarafından seçilmiştir. Hepsinin ötesinde aracıdır; Allah tarafından iletmesi istenen bir mesajı vardır ve örnek şahsiyettir.

Yetişkin ve tahsilli bir Müslüman için mucizenin, inancına katkı sağlamak açısından bir önemi olmayabilir. Ancak çocukların abartılı şeylere fazla ilgi gösterme ve inanma temayülü vardır. Kur’an bu anlamda çocukların hayal dünyasına hitap eden pedagojik unsurlar da ihtiva etmektedir.

Powered by wisp

6/28/2024
© Kaahn 2024