REHAB#3 Anlamsızlığımı Yitirmedim

1 yorum

Sirk kapandı, dolap yerli yerinde ve meraklısı için söyleyeyim, şu iki anneli aile de dağıldı. Dağılacakları vardı zaten, öyle iş mi olur. Ah olan kızcağıza oldu bir bilseniz. Zaten vardı biraz haylazlık da, işler bu raddeye gelince hepten çığrından çıktı. İşte emanete hıyanetli günahlar işliyor şimdilerde. Neyse, günahları ayyuka çıkarmak da bize düşmez. Şu pencerenin manzarasını süsleyen kilisedekiler yapsın onu.
Bugün kahkahalarla aram pek bi’ iyi. Doğru bulduğumdan değil, yoksa yeterince somurtuyorum da. Milletin ihtiyacı olduğu kadar somurtuyorum, seviyorlar somurtmamı bütün o kahkahalı suratlar. Nedir yani kültürümde mi var? Merak etmesinler, ben onların da kültürünün yeterince turisti oldum. Turist olmanın yeteri olması ve bunun yeteri olduğunu görmek için yeterince turist olmak idealime ve kültürüme pek bi’ yaraşıyor. Dört yıl aynı meskende yaşayıp da turist kalabilmeyi başarmak da zor iş arkadaş! Anlamsızlığını yitirsin istemiyorum bu topraklar.
Fizik dersini bitirdim ve sınıfı terk ettim. Küçük bir kız çocuğuyla karşılaştım benle sohbet etmek istedi, “buyur” dedim. Konuşmasından ve hitabetinden anlıyorum bu bizim kültürümüzden. Biz, yani yürüyen adamlar. Minaresiz bir kahve içerken konuştuk, kültürümüzü anlattı. Ben de ona benim kültürümü anlattım. O sırada tek müşterisi biz olan mekanın hizmet uğruna çaldığı bir şarkıyı işittim. Dile her ne kadar hakim olsam da bu sözler yan yana hâlâ benim için bir anlam ifade etmiyordu, anlamsızlığını yitirmemiş bir parça kulaklarımıza nüfuz etti. Kahkaha atmak, anlam bulmak demek değildir, aksine anlamsız bulduğumuz şeylere kahkaha atarız biz yürüyen adamlar. Bu sırada durmaksızın konuşan kız çocuğunun derinlikli bilgisi beni etkiledi. Amma çok konuşuyor, yaşına göre çok da biliyordu. Şaşırdım haliyle. Gitmek istemeyişleri ve benim turistlik görevimi hiçe sayması boğucu bir hal almaya başlamıştı. Başım ağrıyordu.
Aynı şarkı kafamda çalıyor, anlamsızlığın korunması kanununu hiç bozmuyordu. Anlamsızlık yoktan var olamaz ya da varken yok olamaz, ancak dönüşebilir. Bu kültürel etkileşimin yoksunluğu anlamsızlığı doğurur ve anlamsızlık da ancak muhakeme sonucu belirsizliğe dönüşebilir. Tabi belirsizlik de anlamsızlığa. İşte biz buna anlamsızlığın korunması kanununu diyoruz. Nihayet ben de başımın ağrısını bahane ederek oradan uzaklaştım ve kendi boğuculuğuma biraz da olsun zaman ayırabildim.
Aynı günün başka bir günü bir tekke ziyaretine gittim. Ortasında dolap olmayan bir tekke, böylece dolap açılamaz ve tekkenin ortasına da sirk treni devrilemez. Ne kadar harika, değil mi? Burada ilk kez bulunuyorum. Orta yaşlı dinamik insanlar buraya gelmiş ve uzun süreler namaz kılıyorlar. Daha sonrasında kutsal metinler günümüzle bağdaştırılıyor tam da kültürümüz gibi. Uzun anlamsızlıklardan sonra belirsizliğe dönüşen ve sonunda bir anda belirerek anlamsızlığını yitiren harika bir olgu: kutsallık. Ne var ki bu terim, kutsal olmayan biz küçük insanoğullarına mükemmel etki etmekten de yoksun. Ama yine de sırf ben sürdürülebileyim diye güneşin ve ayın huzurunda ve tırnak içinde melekçe; kelebeklerden çekinerek padişahlar açıkça, ben buraya gelmeyi hem turistlik görevimin bir icabı, hem de kültürümün ve anlamımın bir mirası olarak görüyorum. Aklıma ziyarette bulunan onca odak bozgunundan sonra nihayet buradan çıkmaya hak kazanıyorum. İşte tam bu nokta, daha da turist olabileceğim nokta. Başka insanlarla artık konuşabilirim. Ben bunu düşünüp etrafıma garip garip bakarken beyaz gömlekli, kalıplı bir abimiz bana doğru yürüyor. “İŞTE!” diyorum, bu adam kesin yeni bir yüzü fark etti ve beni de aralarına almak için çabalayacak. Fakat beyaz gömlekli adam bana selam verdikten sonra çekilmemi rica etmekten öteye gitmiyor. Ceketini alması lazımmış, “Bujrum efenija, ceketiniz. Aman üşümeyesiniz!”.
Sirk treni devrilmeden bir tekke kapatıyoruz, korunum kanunlarını tekrar hatmederek. Kahkahalardan da kaçmadan hem de, tam odağımızı vererek. Minaresiz kahvelere alışmaya çalışıyoruz, malum bu denklem içler dışlar çarpımına maruz kalmak zorunda. Anlamsızlığını yitirmemiş şarkılar kulağımızda.

Yorumlar

Oğuz Kaan Demir
6/24/2025

“Anlamsızlığın korunumu kanunu” metaforu çok hoş.

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra görünecektir.