Yazan : Muhammed Emin Baykan
أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُّ عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ
Esselamu aleykum. Yazıma Seyyid Kutub’un arkadaşına yazmış olduğu bir mektup ile başlayacağım. Seyyid Kutub Mısır'da yazdığı yazılar sonucu Mısır yönetimini kışkırtmış bunun sonucunda arkadaşının yardımıyla Amerika’ya gitmişti fakat durumdan memnun değildi bunun üzerine arkadaşına bir mektup yazdı :
“Sevgili Dostum! Beni neden Amerika’ya gönderdiğini biliyorum. Lakin artık dayanacak gücüm kalmadı. Bazen kalbim daralıyor, bazen ruhum daralıyor, bazen aklım… Bazen hepsi birden daralıyor. Uygar olduğu söylenen bu insanlardan ve eğitim sistemlerinden alacak hiçbir şeyimiz yok. Buralarda insanlar mutlu değil. Manevi çöküş, hayatın her alanında açıkça görülebiliyor. Bugüne kadar yaptığım gözlemler sonucunda Amerika toplumunun maddeci ve savaş sever bir toplum olduğunu gördüm. Irkçı ve bencil bir toplum… Bütün gelişmişlik iddialarına rağmen Amerika toplumu ilkel bir toplumdur. Amerikalının zevkindeki ilkellik hiçbir şeyde giyimdeki kadar sırıtmaz. Giyimlerindeki o renk kargaşası, özellikle erkek giyimlerindeki kaba modeller, gömleklerde, kravatlarda filden öküze kadar hayvan şekilleri, çıplak kadın desenleri, ağaç şekilleri, erkeklerin sırtlarında, kollarında işlenmiş yeşil renkli dövmeler… İşte bütün bu ilkellikler medeni dedikleri Amerika’da… Amerika’yı birkaç kelime ile tanımlamak gerekirse; maddeperest, öldürme hevesli, savaş, galibiyet ve tahakküm uygarlığıdır. Amerika toplumu şımarık bir toplumdur. Ve bu şımarıklık Amerika toplumunun çökmesine sebep olacaktır.”1
Seyyid Kutub Amerika’nın ne kadar ilkel bir topluluk olduğunu gözleriyle görmüştür. Amerika, sadece kendi menfaatleri peşinde koşan bir madde topluluğu değil, aynı zamanda insanlığa karşı işlenen bir suçlar mahali haline gelmiştir. Bu büyük tehlike, sadece Amerika’nın sorunu değildir, bu bütün batının zehirli bir mirasıdır. Ancak biz göz göre göre bu zehirli havayı solumaya ve kendi kimliğimizi unutmaya devam ediyoruz. Amerika’nın büyük gökdelenlerinin ve billboardlarının cazibesine kapılıp bu ışıltılı görüntünün etkisi altında gözlerimiz kamaşıyor. Günden güne kendi kültürümüzü ve kimliğimizi yitiriyoruz. Her şeyimizle onlara benzemeye çalışıyoruz, onların giydiklerini giyip yediklerinden yiyiyoruz, onların konuştuklarını konuşuyoruz, onların izin vermediği şeyleri yapamıyoruz, onların haberlerini izleyip onların masallarına inanıyoruz. Batının eteğine tutunup, kendimizi Batı’nın ölçülerine uydurmaya çalışıyoruz.
Necmettin Erbakan’ın Davamız adlı kitabından size bir yazı aktaracağım : “Bugün yeryüzünde herhangi bir kimsenin bir yerden bir yere gidebilmek için alacağı uçak bileti IATA adlı uluslararası bir kuruluşun kontrolündedir. Dünyanın her yerinde, havayolu şirketleri bilet ücretlerinin takriben yüzde 9’ unu IATA’ ya vermek zorundadır. Yoksa bir yerden bir yere gidemez. Uçağın herhangi bir havaalanına inmesi dahi mümkün olmaz. IATA ise her ne kadar zahiren uluslararası bir kuruluş gibi görünsede dünyayı kontrol eden küresel güçlerin elindedir. Ben bu güçlere haraç ödemek istemiyorum o yüzden uçak yerine gemiyle gitmek istiyorum derseniz yine kurtuluşunuz yok. Yine bugün bir kimse dünyanın bir yerinden diğer yerine bir para göndermek isterse bu paranın oraya gidebilmesi için American Express Bank, Chase Manhattan Bank veya herhangi benzer bir banka üzerinden gitme mecburiyeti vardır.”2
Necmettin Erbakan’ın kitabında bahsettiği gibi maalesef adamlardan izinsiz bir uçak veya gemi bile kaldıramıyoruz.
Özellikle bu günlerde yaşanan Filistin-itrail çatışmalarının artmasıyla tam anlamıyla batının kölesi olduğumuzu anlıyoruz. Boykot listelerine baktığımızda çoğu firma batının, yahudilerin, hristiyanların. Her şeyimizi batıdan karşılıyoruz, batının kölesi olmuş durumdayız. Artık gözlerimizi ovalama vakti geldi! Batının bizi bağladığı zincirlerden kurtulmalıyız! Bu durumdan kurtulmak için yapmamız gerekenlerden inşallah bir sonraki yazımda bahsedeceğim.
Yazımı Filistin ve bizim için bir dua ile bitireceğim : Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.”
Allah’a emanet olun bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
Kaynakça :
1 Sude Kitap, Öncülerin izinde Seyyid Kutub
2 Aktaş Yayıncılık, Davamız