İnsan Modeli 4 – Zevk Ufkunun Bittiği Yerdeki Boşluk

0 yorumlar

Bir önceki analizimizde, ‘Talip’in hikayesi üzerinden, baskı ve kısıtlamanın bir insanı maneviyattan nasıl uzaklaştırabildiğini, bastırılmış özerklik arayışının nasıl bir reddedişe dönüştüğünü incelemiştik. Şimdi ise madalyonun tam tersini çevirerek, modelimizin esnekliğini ve farklı hayat tecrübelerini anlamadaki gücünü göreceğiz. Bu kez konuğumuz, Talip’in aksine, hayatı kısıtlamalarla değil, görünürde sınırsız seçenekler ve fıtrata aykırı hazlarla dolu olan ‘Engin’.

Engin, dışarıdan bakıldığında modern başarının vücut bulmuş hali gibidir. İyi bir işi, geniş bir sosyal çevresi, dikkat çeken bir yaşam tarzı var. Hafta sonları popüler mekanlarda, tatilleri ise egzotik ülkelerdedir. Sosyal medyası, yaşadığı bu “kusursuz” hayatın parlak bir vitrinidir. Engin’in hayatında, Talip’in aksine, Haz Arayışı ve Statü sürücüleri, gayrimeşru yollarla da olsa sonuna kadar tatmin edilmektedir. Her yeni deneyim, her yeni beğeni, her yeni seyahat bu iki sürücüyü geçici bir tatminle besler ve ona anlık, fakat aldatıcı bir “iyi hissetme” hali verir. Onun zihinsel pazar yerindeki en popüler, en çok satın alınan ürünler bunlardır: daha fazla keyif, daha fazla görünürlük, daha fazla prestij.

Ancak bu parlak yüzeyin altında, özellikle yalnız kaldığı anlarda veya bir partinin gürültüsü dindiğindeki o ani sessizlikte, Engin’in içine bir sızı düşer. Anlık ve fani keyiflerin veremediği bir cevap arayışı, tarif edemediği bir boşluk hissi. Bu, onun fıtratındaki en derin sürücülerden ikisinin, Anlam/Anlatı ve gerçek Aidiyet sürücülerinin alarmıdır. Hayatı, birbiri ardına eklenen keyifli anlardan oluşur, fakat bu anları birbirine bağlayan, onlara daha büyük bir amaç ve yön veren, ruhu tatmin edecek bir “büyük hikaye” yoktur. Sosyal çevresi geniştir, ancak bu ilişkiler genellikle yüzeyseldir ve ona koşulsuz bir kabul, derin bir bağ ve gerçek bir kardeşlik hukuku sunmaktan uzaktır. Engin, kalabalıklar içinde yalnızdır ve bu, onun en temel insani ihtiyaçlarından birinin karşılanmadığının ve ruhunun huzur bulamadığının işaretidir.

İşte Engin’in içsel çatışması tam bu noktada başlar. Bir yandan, zihnindeki pazar yeri, ona maneviyatın, bir amaca adanmanın veya daha derin, meşru ilişkiler kurmanın bu boşluğu doldurabileceğini fısıldar. İslam, onun açlık çeken Anlam sürücüsüne, fıtratına en uygun ve en bütüncül “büyük hikayeyi” vaat eder. Bir cemaate, bir topluluğa dahil olma fikri, eksikliğini hissettiği Aidiyet sürücüsünü cezbeder. Ancak bu yeni ve hakiki “ürünler” pazara girdiğinde, Engin’in en besili ve en şımarık iki sürücüsü, Haz ve Statü, büyük bir tehdit algılar. Daha anlamlı ve helal dairesinde bir hayat, mevcut hayat tarzından ve onun gayrimeşru zevklerinden fedakarlık gerektirebilir. Bu, nefsin hoşuna giden bazı ortamlardan uzaklaşmak, belki de mevcut sosyal çevresi tarafından “değişti” diye etiketlenme ve o sahte prestiji kaybetme anlamına gelebilir.

Engin’in kararsızlığı, bu iki kutup arasındaki sıkışmışlıktır. Zihnindeki pazar yerinde kıyasıya bir savaş vardır: ruhunun aradığı “huzuru bulma umudu” ile nefsinin alıştığı “garanti olan hazzı ve statüyü kaybetme korkusu”nun mücadelesi. Çoğu zaman, somut ve anında tatmin sağlayan o aldatıcı hazzı kaybetme korkusu, soyut ama ebedi bir huzur arayışının umuduna galip gelir. Bu yüzden Engin, o boşluğu hissetmesine rağmen, bildiği ve güvendiği o fani hayata sığınmaya devam eder. Attığı her adım, yaptığı her harcama, aslında o içsel sızıyı bastırmak için bir girişimdir.

Engin’in hikayesi, modern insanın en temel trajedilerinden birini gözler önüne serer: Fıtri sürücülerimizden bazılarını gayrimeşru yollarla aşırı beslerken, ruhun en temel gıdası olanları tamamen aç bırakmanın getirdiği dengesizlik ve huzursuzluk. Modelimiz, Engin’i “zevk düşkünü” veya “yüzeysel” olarak yargılamak yerine, onun davranışının ardındaki derin ve karşılanmamış o fıtri ihtiyacı görmemizi sağlar. Onun anlam ve aidiyet arayışı, en az Talip’inki kadar gerçek ve insanidir. Sadece farklı sürücülerden kaynaklanır ve farklı bir hayat sahnesinde oynanır.

Bu iki analizle, modelimizin temelini sağlamlaştırdık. Artık bir sonraki adımı atarak, bu modeli sadece bireysel hikayeleri değil, daha geniş toplumsal davranışları ve hayat stratejilerini anlamak için nasıl kullanabileceğimizi keşfetmeye hazırız.

Yorumlar

Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra görünecektir.