FEDERAL ŞERİAT MAHKEMESİNİN ROLÜ
Federal şeriat mahkemesi 1980’de kurulmuştur ve daha sonra 1973 anayasasının 3A maddesinin başlığı altına dahil edildi. Bu mahkeme Ziya’ul Hak döneminin İslamileşme politikasının en önemli adımlarından bir tanesidir .Anayasanın 203D maddesi uyarınca mahkemeye kendi insiyatifiyle veya herhangi bir Pakistan vatandaşının isteği üzerine herhangi bir kanunun veya onun hükmünün kuran ve sünnete uygun olup olmadığını inceleme yetkisi verilmiştir. Mahkeme, “original jurisdiction” (asli yetki) kapsamında doğrudan bazı şeriat başvurularını kabul edebilir ayrıca FSC (federal şeriat mahkemesi) hudud yasaları (zina, hırsızlık,içki) hakkında revizyon yetkisine sahiptir yani ceza mahkemelerinin verdiği hudud hükümlerini denetleyebilir. Bu sayede bu tür şeriat temelli cezaların uygulanabilmesi için FSC onayı gerekir. Hudud kanunlarından bahsetmişken bunların neler olduklarından da bahsedelim. Bu knaunlar 1979’da yine Ziya’ul Hak döneminde ortaya konmuş kanunlardır . zina , hırsızlık, içki gibi konularda neyin ne düzeyde yapıldığına, şahitlerin olup olmama durumuna bakılarak verilecek kararların kanunnamesi anlamına gelir . Yine Ziya’ul Hak döneminin önemli İslamileşme politikalarından bir tanesidir.
PAKİSTANDA İSLAMIN YASAL PRENSİPLERİNİN YERİ
Pakistan anayasasında , birçok konuyla alakalı davaların sonuçlarının islam şeriatına göre verilmesi gerektiğini ifade eden maddeler vardır. Bu maddelerden dolayı birçok dava meydana gelmiş ve bu davanın sonuçları diğer davalara emsal teşkil edecek şekilde kullanılmıştır. Pakistandaki islami hükümlerdeki en dikkat çekici değişikliklerden olan ise 1980 yılında yapılmış olan bir davada kısas ve diyetle alakalı kanunların islama aykırı olduğu gerekçesiyle mahkeme cinayet davalarında tek seçeneklerin kısas, diyet ve af olduğunu belirtmiş ve sonradan yasa bu şekilde değiştirilmiştir. Anayasa’nın “Part IX: Islamic Provisions” başlıklı kısmında, “All existing laws shall be brought in conformity with the Injunctions of Islam as laid down in the Holy Quran and Sunnah” (Tüm mevcut kanunlar, Kur’an ve Sünnet’te yer alan İslam hükümlerine uygun hale getirilecektir) hükmü yer alır. Anayasa aynı şekilde, egemenlik maddesinde egemenliğin Allah’a ait olduğu, otoritenin halk tarafından emanet olarak kullanıldığı ifadeleri taşır . Fakat Anayasa, bazı istisnalar da öngörür: bazı hukuk süreçleri, mahkeme usulleri, mali kanunlar gibi alanlar başlangıçta “şeriata tabi kılınamayacak” yasalar olarak istisna edilmişti. Örneğin Anayasa 203-B maddesi (3A bölümü) bu istisnaları düzenler . Federal Şeriat Mahkemesi’nin kuruluşundan kısa süre sonra, Peshawar Yüksek Mahkemesi’nden Gul Hassan davası (PLD 1980 Peshawar) gibi davalar gündeme gelmiştir. Bu davalarda ceza hukuku ile ilgili bazı hükümler Pakistan Ceza Kanunu’nun insan vücuduna ilişkin suçlar kısmındaki hükümler şeriata aykırı sayılmıştır.
ANAYASAL DAVALARDA İSLAMDAN REFERANS ALMA
1985 yılında yukarda çok kez bahsetmiş olduğumuz “Objective Resolution” anayasanın bir parçası haline getirilmiştir (2A) . 1992’ye kadar 30 tane davada 2A maddesine değinilmiştir. 1987’deki bir davada yargıç Tanzilur Rahman “anayasa ve kanunların 2A maddesi uyarınca hedefler karar’ın aykırı bir durum tespit edilirse üst mahkeme bu kararı veya durumu geçersiz sayabilir” ifadesini kullanmıştır. Buradaki ifadelerden de pakistanın birçok davada İslamileşme polititkası doğrultusunda kararlar verdiğini gerektiğinde de anayasadaki diğer kanunlara atıf yapmaktan çekinmediğini açık bir şekilde görmekteyiz
Burada ise yine Muhammed Münir bazı yargıçların hedefler kararı’nın pakistanın temel yapısına uygun olmadığını söylediğini belirtiyor ve istenirse Pakistan anayasasının temel ve belirgin özelliklerinin bile her an değiştirilebileceğini söylüyor.